İnsanın Yolculuğu “Problemler, Çözümler, Kıyaslar, Sebepler”

İnsanoğlunun zihni geçmiş ya da gelecektedir. Kimi gelecekle ilgili hayaller içinde dolaşıp giderken kimi de geçmişteki güzel anılarını düşünüp hatırlamak ister.

 Günümüzde öyle bir zamanın içindeyiz ki. İnsanlar arasındaki kopukluklar, ilişkilerdeki zayıflıklar, insanların birbirini kıyaslama halleri… Zihinlerde bir kaos ortamı oluşmuş. İnsanlar an içine sıkışıp kalmış sanki. Gelecekle ilgili bir ümitsizlik geçmişe dair ise hep acı anıların kalıntıları kalmış zihinlerde. Bu durum insanı içinde bulunduğu duruma karşı güçsüz bırakır. Neyi, nasıl yapacağının farkına varmadan yaşamını idam ettirir. İnsan burada sonuca odaklanmıştır. Sadece kendi benliğini mutlu etme yolları arayışına girer. Dünyasında sadece kendisi vardır… Bir yek diğerini düşünmez hale gelir.. Mutlu gibi gözüken aslında mutsuz insanlar haline geliverirler…

Peki insan bu duruma nasıl gelir?

Her insanın kendisinde, yaşadığı çevresinde birtakım problemleri vardır. Problem aslında bir istektir. Yani insanoğlu istekli bir varlıktır.

Bizler neyi isteyip neleri istememekteyiz?

İnsan kendine fayda ve haz veren şeylere karşı aşırı bir istek oluştururken, acı ve zarardan da bir o kadar kaçınmak ister. Hayatında; keyifler, lezzetler, sağlıklı ve konforlu bir yaşam olsun ister. Buna paralel olarak da hastalıktan, keyifsizlikten, mutsuzluktan uzaklaşmak ister. İster ama hep o uzaklaşmak istediği şeye yakalanıverir.

Peki insan uzaklaşmak istediklerine nasıl yakalanır?

İnsan bir şeyi aşırı istediğinde orada sanki akıl kaybolup gidiverir. Duygular var olmuştur orada. İşin duygusu varken insan orada doğru kararlar veremez. O an için o karar doğruymuş gibi gözükür.

Çok sevdiği adamla kaçıp evlenmiştir. Eşini çok seviyor eşi de onu çok seviyordur. Evliliklerinin ilk yılları her şey güzel giderken birden ortaya belli başlı problemler çıkmaya başlar.  Artık ilişkilerinde sevgi yetmez hale gelir. Her iki insan da sadece kendini düşünmeye başlar. Kadın sürekli çözüm yolları arar problemin nerden kaynaklandığının farkında olmadan. Problem aslında kendindedir. Bunu kabul etmek istemez ve sürekli olarak eşinin an içindeki tepkilerine takılıp kalıverir. Çözüm yerine sadece problemleri yatıştırmaktadır. Problem böylece büyür büyür..

Çok sevdiği adama bakar artık o kişi en nefret ettiği kişiye dönüşür.

Ve kadının ağzından o kelimeler dökülüverir.

“ Ah! Şimdi ki aklım olsa “ 

Ve ardından gelen keşkeler, pişmanlıklar…. 

İnsan bunları ne zaman demeye başlar?

İşin duygusundan çıkıp, doğru pencereden baktığı zaman. Yani akılla..!

İnsan bir yola çıkarken orada duygular var ise en basit kestirme olan yolu gözden kaçırır. Yolunu uzatır uzatır… Sürekli çıkmaz yollara sapar bunu yaparken de çevresindeki arabaları, trafik levhalarını suçlar. Neden o yolda olduğunun farkında olmadan sürer o arabayı.. An içinde sıkışıp kalır.. Ve o yolda yolunu kaybeder.

İnsan o yola bilinçle çıktığında, nerede ne yapacağını bilir. Önceki yol deneyimlerinden hayatına bir şeyler alır. Hayatına sürekli bir şeyler katar. Ve varacağı yere doğru, güçlü ve kendindeki hataları görerek varır. Kimseyi suçlamaz, kimseyle kıyasa girmez. Doğru yoldan girmiştir çünkü. Sebeplerine odaklanır.

Aslında işin özü hatalarımızla yüzleşmek!

Peki bu yolculukta bizler ne yapıyoruz?