Beyaz ve Siyah renkler her zaman iyiliği ve kötülüğü temsil etmiştir. Bu temsiller insan davranışları ile de ilişkilendirebilir. Davranışlarla ilişkilendirebilir, çünkü bir insanın sergilediği davranışlar değişebildiğinden, kendisinin siyah veya beyaz olarak kabul edilmesi mümkün değildir. İnsan, yalnızca yaptığı davranışlar neticesinde farkında olmasa da siyaha veya beyaza yol almış olur. İnsanın kendisi siyah veya beyaz olarak sıfatlandırılamasa da davranışlar bu renklerle eşleştirilebilir. Bir insan için iyi veya kötü birisi olduğu söylenemezken yapılan bir davranışın iyi veya kötü olduğu ifade edilebilir. Buradan da anlaşılır ki; insanın rengi bir davranışına göre belirlenemez.
Beyaz ve Siyah Renkler, Problem Karşısındaki Davranışlarda Değerlendirildiğinde;
Problemleri gerçek çözüme kavuşturabilmek beyazda bir davranıştır. Bunu yapabilmek için de öncelikle problemi kabul etmek gerekir. Problemi kabul etmeyen, çözüm hakkını elde edemez. Ancak problemi bulan çözüm hakkı elde eder. İnsanlar kabul etmedikleri problemlerini geçiştirmek, yatıştırmak zorunda kalır. Bunun farkına varılmasa da problem karşısındaki davranışlar bu sonucu doğurur.
Bir Olayda İşin Mantığının Anlaşılabilmesi Noktasında;
Karşılaşılan bir olayda işin mantığını anlayabilmek beyazda bir davranıştır. Problemleri çözebilmek için, bir durumu analiz edebilmek için öncelikle meseleyi anlamak gerekir. Ancak basite çıkıldığında meselenin mantığı anlaşılabilir.* Bunun zıttı ise, meselenin karmaşık olup anlaşılamaması, meselenin mantığından uzaklaşmaktır. Mantıktan uzaklaşıldığında çözümden de uzaklaşılmış olur.
Geçmiş ve Gelecek Zaman Değerlendirmesi Açısından;
Bazı insanlar yapısı dolayısı ile daha çok geleceği, daha az geçmişi düşünürken bazıları da tam tersi şekilde düşünür. İnsan, beyaz bir davranış olarak daha uzun geçmişi veya daha uzun geleceği düşünerek keyif almak, mutlu olmak ister. Siyahlıkta ise çok yakın gelecek ve çok yakın geçmiş zamanlar düşünülür. Toplam zamandan ziyade yaşanılan ana yakın olan zaman dilimleri ile değerlendirme yapılır.
Zaman noktasında önemli olan geçmişi veya geleceği çok düşünmek değildir. Dün geldi geçti, yarın meçhul diyerek hayatını bulunduğu an bilmek, beyazda bir davranıştır. Yönü beyaza çevirmek, geçmişin pişmanlığı, üzüntüsü ve geleceğin kaygısı ile bulunduğu anı siyahlıkların esiri yapmamaktır. Gelecekte, bugün düşünüldüğünde pişman olunmayan, ‘iyi ki’ denilebilecek anlar yaşama çabası göstermektir. Çünkü insan, beyazda davranışlar sergiledikçe geçmişi konuşarak mutlu olmayı ve keyif almayı ister.
Renklerin farklı durumlar karşısındaki analizleri neticesinde anlaşılıyor ki;
Yönü Beyazda olan;
- Problemini kabul edip tanır ki onu yatıştırmayacak çözüm hakkı olsun.
- Bir mesele karşısında basite çıkabilmeyi ister ki işin mantığını anlayabilsin.
- Bulunduğu anı iyi değerlendir ki gelecekte pişman olmayıp mutlu olabilsin.
Yönünü Siyaha dönmüş olan ise;
- Problemini görmezden gelir, geçiştirici çözümlerle kendini oyalar.
- Bir meseleyi o kadar karmaşıklaştır ki mantığını anlamak imkânsız hale gelir.
- Ya geçmişin pişmanlıkları ya geleceğin kaygısı ile bulunduğu anı zehir eder.
Beyaza yönümüzü dönüp karanlıkları aydınlıklara çıkarabilmek ümidi ile…
* Basite çıkmak ilk duyulduğunda biraz farklı gelebilir. Ancak “basit” basite alındığı için meseleler karmaşıklaşır, çözülemez hale gelir. Basit demek karmaşıklık olmadan meselenin özüdür. Bu özü görebilenler işin mantığına varabilir ve analiz edip çözüm üretebilir. Mesele karmaşıklaştıkça meselenin mantığından uzaklaşılmış olur. Çözüme ulaşmak da güçleşir. Çözüme ulaşabilme ve bir mesele karşısında işin mantığını koruyabilmek “basit” le mümkün ise o zaman “basit”, çıkılabilecek kavramdır.