“Hayatta onsuz yapamam, yaşayamam!” diyerek bir insana bağımlı olan insanlar olduğu gibi, “onsuz yaşayamam, arabam, evim, telefonum benim her şeyim!” diyen insanlar da var.
Ne kadar ilginç değil mi?
Onsuz yaşayamam denilen her ne ise, o şey hayatına girmeden öncede yaşıyordu halbuki! O insanı, o telefonu, evi arabayı hayatına almadan önce de hayatını sürdürebiliyordu.
Peki, onsuz yaşayamam, yapamam dediği şeyler, ulaşmış olduğu istekleri miydi? Yoksa o isteklerine ulaşmak için ortaya koymuş oldukları mıydı?
Eldeki somutu mu yoksa ona götüren soyutu mu sevdik?
İşte algılayamadığımız kısımda burası!
İnsanlar sahip oldukları isteklere ulaştıkça o şeye karşı ihtiyaç oluştururken, artık onlar olmadan yaşayamayacaklarını, yapamayacaklarını zannettiler. Aslında o isteklerine ulaşmak için ortaya koymuş oldukları, onları ulaşmış olduklarına karşı bağlı kılıyordu. Abisi olmadan da yaşayabilirdi aslında. Sadece abisi için bu zamana kadar yapmış olduğu hizmetler, onun için ortaya koymuş olduğu maddi ve manevi davranışlar abisine karşı olan hassasiyetini arttırmıştı. O eşi, o işi, o arabayı, o evi neden ister insan? Sebebini anladığında bu duruma karşı algısı da artacak ve doğru reaksiyonu verebilecekti.
Bu, bir insanın hayatına aldığı bir bilgi içinde geçerlidir. Demirin, çeliğin nasıl elde edildiğini merak ediyorsa eğer; Bilgiye duyulan ilgi, insanın zamanla o bilgideki ilme vakıf olmasını sağlayacaktır. Demirin nasıl eritildiğini, demire nasıl şekil verildiğini öğreniyor olmak, bu bilgi ile bir insana hava atmak içinse eğer, sadece hava atmaktan ibaret olacaktır. Ama sebebi ile ilgilendiğinizde, o demiri eritip şekil vermenin nasıl olduğunu merak etme sebebiniz, bir fayda üzerine olduğunda, algımız bu konu üzerinde daha çok artacaktır. Algı artınca, ilgi ve merak da artacağı için, artık demiri sadece eritip şekil vermekle yetinmeyip o demirden bir şeyler üretmek, bir fayda sağlamak da isteyecek.
Bu sebeple, olayın sebebine inildiğinde hemen harekete geçiyor olmak gerek. İnsanlar merak ettiklerini hayatlarına aldıklarında, o konu üzerinde açlıklarını arttıracak ve o konu üzerinde daha büyük bir yoğunlaşma oluşturacaktır. Demir ile ilgilendikçe, ham haline, onun nasıl elde edilip ne tür üretimlerde kullanıldığını merak etmeye ve onunla ilgili birçok farklı bilgiye ulaşmaya başlayacaktır. Merak konusu sadece demir değil, demirin nasıl elde edildiği? Hangi illerde, hangi koşullar altında, ne tür madenlerden çıkarıldığına varana kadar detayına inecektir. Demirin bu denli detayını bilen insan, demirden tren yapmayı da, o ray sisteminde treni yürütmeyi de bilecektir. Artık çok sert ve ham demirin çeliğe dönüştürülmesi için öncelikle karbon miktarının uygun bir düzeye getirilmesi gerektiğini bilecektir. Toplamına bakıldığında, onun için olay sadece demiri eritip şekil vermekten çıkıp daha detay bir hal almaya başlamış olacaktır…
Tıpkı demir örneğinde olduğu gibi, hayatın tüm konularında durum bunun gibidir. Zihin bir konu hakkında açlık oluşturmaya başladığında, o konuya ilişkin konsantrasyon da artmaya başlar. Merak ettikçe bir ağacın dalları gibi daha fazla noktaya ulaşmak isteyecektir.
Uçsuz bucaksız bir gökyüzünüz var, bırakın götürsün götürebildiği yere kadar…