İnsan, fiziki olarak içinde bulunduğu eylemi yaşıyor olsada düşünceleri ya geçmiştedir ya gelecekte.. Bazı insanlar önceden yaşadıklarını düşünürken bazıları ise zihinlerinde geleceği kurgularlar… Karşılaşılan olaylarda verilen reaksiyonlar ne kadar günü kurtarmak için olursa insanın problemi de o kadar büyümeye başlar. “Anlık yatıştırıcılar” aslında çözüm değil problemin üstünü örten sahte eylemlerdir. Anlık yatıştırıcılara her başvuru insanın çözüm hakkının azalmasına, zıttında da probleminin büyümesine neden olur. Peki bu problemler nasıl çözülebilir ?
Sonuç odaklı olunca hep çözümün ne olduğunu düşünüyoruz. Oysa çözüm problemin kendisidir. Sonuçları istemek yerine kaynağına bakmak… Problemin nasıl oluştuğunu, nasıl büyüdüğünü neden çözülemez hale geldiğini anlamak için önce bütününe bakmak gerekir. Problemin oluşturan sebepler anlaşılabilirse çıkış noktasına ulaşılabilir.
Çıkış noktası… Yani “şimdiki aklım olsaydı asla yapmazdım..” denilen anlar. Kimileri için bir sigaradan ilk nefesi çekmek, kimileri için kredi kartını ilk aldığı an.. ilk soru aslında cevabı çok basit bir soruydu… “Bir fırttan bir şey olmaz çek bir tane…” insan cevabı çok basit olan bir öneriye neden hayır diyemez? Çünkü basit olanı basite alır. “Bir kereden bir şey olmaz.” der. Ömrünün toplamını düşünmek yerine anlık kararlar verir. En büyük hataların çıkış noktası tam da buradadır. O anın tadını çıkarmak veya o an içinde bulunduğu durumdan bir an olsun kurtulmak için bir çıkış noktası olarak görür. Duyguların aktifliği, “bir kereden bir şey olmaz” kibri, sebep-sonuç, geçmiş-gelecek ilişkisi kurmasını engeller… Basit olanı basite alınca bir kereden çok şey olur…
İlk soruya verilen her yanlış cevap problemi çözmediği gibi zıttında da büyümesini sağlar. Aslında en büyük problem, insanın içinde bulunduğu durumu problem olarak görmeyip hala aynı hataya devam etmesidir. Önce içinde bulunulan durumun problem olduğunu, sorun teşkil ettiğini kabul etmek gerekir. Hata; problemi oluşturan zihinle çözümü aramak… İnsanın kibri o kadar büyüktür ki hatalı olduğunu asla kabul etmek istemez, problemi hep dış dünyada arar. “Arkadaşım uzattı ben aslında içmezdim..” Oysa ilk soru çok basitti… o soruya kendi cevabımızı verdik. Ve biz basit sorularda kaybettik.. Basiti, karmaşık hale getirerek problemimizi büyüttük.
Problemi oluşturan bir diğer etkenin anlık kararlar, geçmiş-gelecek ilişkisi kuramamak olduğunu söyledik. Alkol bağımlılığı nedeniyle karaciğerini kaybeden bir insana ilk yudumu almadan bu tablo gösterilse sizce alır mıydı? Anlık kurtarıcı gibi gözüken sahte hazlar veya yatıştırıcılar toplamda kaybettirir. Diş ağrısı nedeniyle ağrı kesici alan bir insanın problemi gerçekten çözülmüş olmaz. Tedavi görmediği her an diş ağrısı diğer dişlerini de etkileyerek büyümeye devam eder.
Şöyle bir başka örneklendirme yapacak olursak; bir insan 4000 TL maaş almasına rağmen neden kredi kartına ihtiyaç duyar? Kredi kartı ekstra bir gelir değil, aksine insanları borçlandıran bir yapı. İnsan isteğiyle ihtiyacını karıştırdığında bu problemi oluşturur. Aslında bu insanın hayatına baktığımızda probleminin geçim sıkıntısı değil, biraz daha lüks yaşam isteğinin olduğunu görürüz. “BASİT DÜŞÜNÜN!” 4000 TL geliri olan biri harcamasını bu miktarın altında tuttuğunda maddi problemi ortadan kalkar.
Problemin çözümü için önce problemi oluşturan zihin yapısını değiştirmek gereklidir. Hatalı olunan noktayı kabul edip, problemi oluşturan sebeplere inilmelidir. Problem bir anda oluşmadığı gibi, çözümü de hemen değildir. Ancak bütünü oluşturan detaylara ulaşılırsa çözüm kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Problemin kaynağına ulaşmak için verilen cevapları hatırlamak gerekir. Düşünmek, uzunca düşünerek geçmişe gitmek.. Ilk soruda verilen o yanlış cevabı hatırlamak… O basite alınan ilk soruya verilen cevabın yanlışlığını kabul eden insana, o hatadan dönme hakkı da verilir. Aslında bu, insana kibrinin ne kadar yanlış olduğunun kendisine ispatıdır.
Kaliteli yaşamın sırrı basite yükselebilmektir. Yani basite alınmaz, basite inilmez, basite yükselinir. Basit düşünülürse fayda-zarar ilişkisi kurulur. Faydaya “evet”, zarara “hayır” denir. Anlık kazançlar yerine, toplamdaki kayıp ve kazanç düşünülür. Hayatı BASİTLEŞTİRİP, geçici olan tüm problemlerden uzaklaşabilmeniz ümidiyle…