Mesele, meselenin en basit haline çıkabilmektir. Basite kaçılmaz, basite inilmez, basit kolay değildir. Basite yükselinir, basite çıkılır. Mesele, meseleyi en basit haldeyken sebebini bulup çözebilmektir. Mesele, meseleyi küçümsememektir. İnsan basiti her zaman yapabileceğini ve başarabileceğini düşünür ama umdukları gibi olmaz. Egosu yüzünden basitle uğraşmak istemez, kolaya kaçmak istemez. Meseleyi basite aldığı için, basite disiplini dahi sağlayamaz.
İnsan önce meselenin nedenine yaklaşmalı çözüm elde etmek için. Meseleye neden olan problemi bulduğunda çözümü de elde etme hakkı kazanmış olursun.
İlk hedefimiz çözüm olursa, önce neyi çözeceğimizi kaçırırız sonra da nasıl çözebileceğimizi kaçırırız. Meselenin ne olduğunu kaçırdığımızda meselemiz bize dünyanın en büyük meselesiymiş ve çözümü yokmuş gibi gelir. Ama işte insan basiti küçümsemese, basite disiplin olsa, o dünya kadar zannettiği çözümü hemencecik halledebilir. Çünkü o öyle zannettiği kadar büyük bir problem değildir aslında…
Bizim doğru kapıdan girmemiz gerekir doğru çözüm için… O kapıdan girmek ne kadar zor görünse bile, bizim o kapıdan girip doğru bir çözüm bulmamız gerekir. Doğru kapıdan girmezsek eğer yanlışlarımızla problemi geçiştirip dururuz ve hiç ilerleme kaydedemeyiz. Çünkü yanlış kapıdayız! Nasıl doğru çözümü bulalım ki..
Problemimiz yokmuş gibi de davranmamalıyız. Onu kabullenmeli, ama onunla beraber yaşamamalıyız. Önce problemimizin olduğunu kabul edip, sonra o problemin neden meydana geldiğini bulup, o probleme neden olanı çözüme doğru götürmeliyiz.
Çözümü düşünmek yerine daha çok nedenini düşünürsek, meseleleri daha basit şekillerde çözüme ulaştırırız. Biz elimizden geleni yaptıktan sonra da zaten çözüm kendiliğinden çorap söküğü gibi gelir…