Önemli olan sahip olduğunun değeri değildir; insanın “sahip olmak” istediğinin daha değerli olmasıdır. İstenilen herhangi bir şeyin sonuca ulaşması yani alınmış olması, yapılmış olması, insanın o konuda yeni bir açlık oluşturmasına; bir üst seviyeyi, bir üst modeli istemesine ve yapmasına sebep olur. İsteğin sonuca ulaşması kişinin yeni bir şeylere yönelmesine, daha önce hiç keşfetmediği şeyleri keşfetmek istemesine sebep olur. Her zaman daha hızlısı, daha sağlamı, daha uzunu, daha güzeli vardır. İnsan ne istemiş olursa olsun, öncesinde onu isteyen olmuştur ve o çok istenilene ulaşınca artık o çok istenilenle yetinemeyip daha bir üst versiyonunu istemeye başlar.
Mesela insanın arabaya olan merakında ilk olarak alınan arabanın ayağını yerden kesmesi ve ihtiyaç görmesi yeterli olurken, bu istek zamanla daha sağlamı veya güzeli olmasını istemekle artmaya başlar. Daha güzel veya sağlamı alındığında ise, bir süre sonra daha hızlısını istemekle devam eder. Ve mevcut istek karşılandıkça, yeni istekler çıkmaya ve istekler artmaya devam eder sürekli olarak.
İnsanın bilime olan merakında ise, insan bir şeyleri merak ettikçe araştırır ve bu araştırmalar sonucunda, yeni fark edilen, bu zamana kadar hiç fark edilmemiş olan bilimler ortaya çıkar. Yeni ulaşılan bir bilgi de geliştirildikçe, belirli bir süre sonra yetersiz kalır ve yeniden bilgi araştırmasına girilir. Böylelikle, bu döngü sürekli olarak tekrarlanır. Ne kadar çok merak edilirse o kadar ilerlenir bilimde. Ne kadar çok ihtiyaç olursa o kadar çok ilerleme sağlanır.
Gariptir ki insan ihtiyaç duymadığı sürece o bilgilere de erişim sağlayamaz. Sadece ihtiyacı olduğunda onu araştırır ve ihtiyacına yönelik araştırma yapar. Görünen odur ki, “insanın ihtiyacı ne kadar derinse o kadar derin bilgileri elde etmeye başlar”. Elde ettiği bilgilerin tamamını hayata geçirip bir sonuca ulaştırdığında ise o bilgiler bir süre sonra yetersiz kalır ve yeni bilgiler araştırmaya başlanılır.
Aslında daha da önemli olan, insanın neyi merak ettiği, neyin peşine düştüğü ve araştırdığıdır.
İnsanın yönü neredeyse o yöne doğru olan çabası hiçbir zaman olduğu yerde kalmaz. İnsan ne kadar araştırırsa araştırsın, her zaman daha yenisini, daha iyisini, daha gelişmişini bulur. Yapılan araştırmalar da, sanki bunun sonu yokmuşçasına ilerleme kaydeder.