Ali 3 kardeşten en küçüğüydü. İlkokul yıllarında babasını kaybedince evin geçimi diğer kardeşlerine kaldı. Onlarda,‘biz okuyamadık bari kardeşimiz okusun’ dediler. Çalıştılar ve kardeşlerini okuttular. Ailenin diğer evlatlarına sunulmayan imkanlar bu küçük erkek kardeşe sunuldu. Bu küçük kardeş ağabeyleri sayesinde hiçbir zorluk yaşamadı. Para kazanma gibi bir derdi olmadı,nasıl olsa yapan birileri vardı. Abileri okula daha rahat gidip gelsin diye birde araba aldılar. Ancak o tam tersini yaptı. Arabayı mahallede hava atmak için kullandı. Zar zor okulu bitirsede girdiği hiçbir işte düzen tutturamadı. En sonunda kendi işini yapmak istediğini söyledi. Ağabeyler yine destek oldu; iş yeri açıldı. İlk yıllar her şey çok güzel gitti, çok iyi paralar kazandı. Arkadaş çevresi değişti, farklı ortamlarda takılmaya başladı. Bu arada evlendi ve iki çocuğu oldu.
Hiç ihtiyaç yokken işi büyüten Ali, daha fazla para kazanma isteğine girdi. Ancak bu istek onu hatalara sevk etti. Ekstra harcamalara, ekstra ödemelere yetişemedi ve yardım aldı. Aldığı yardımları vaktinde geri ödeyemedi ve son kazandıklarını da sağda solda harcadı. Bu süreçten ailesi de etkilendi. Çocuklarına, eşine ilgisi azaldı; teselliyi başka çevrelerde aradı. Eşi sürekli şikayet ediyordu. En sonunda bu böyle gitmez diyerek isyan etti ve ayrılmak istedi. Ancak Ali yalvardı yakardı bir şans daha istedi. İlk başlarda sözlerini yerine getirse de sonrasında tekrar eski alışkanlıklarına geri döndü. Bu süreçten de bir ders çıkartamadı. Çünkü eşi Ali’ye taviz verdi. Ali’de ‘demek ki ben ne yaparsam yapayım eşim beni affeder.’ diyerek kalıcı bir davranış değişikliğine gitmedi. Şu an ne işi var, ne de eşi ve çocukları yanında… Bu durumlardan bir ders çıkartması gerekirken tam tersini yaptı ve battıkça battı…
Ali, bir şeyler ters gitmeye başladığında sorunun nereden kaynaklandığını düşünmesi, verilen uyarılara kulak vermesi gereken yerde, hep problemlerine sahte çözümler anlık çözümler bulmaya çalıştı.
Buradan şunu anlıyoruz ki;
Bir şeyler emek ve bedel ödemeden elde edilirse;sorunlara gerçek çözümler yerine sahte çözümler getirilirse; toplamda kaybeden olunur,yani problemler bir süreliğine yatıştırılabilir.
Burada ağabeyler küçük kardeş Ali’yi yetiştirmek yerine sadece her istediğini yaparak büyümesini sağladılar. Yani küçük kardeş ‘rahatlık tuzağında’ büyüdü. Her düştüğünde kaldıran birileri vardı yanında… Oysa düştüğünde kendinin kalkmasına izin verilmeliydi…
İş yerinde bir problem yaşanıyorsa orada bir sahtelik vardır. Evlilikte bir problem yaşanıyorsa orada bir sahtelik vardır… Sahte, ‘isteğe dayalı, anlık’ çözümdür. Bir konuda bozulmalar başlayınca diğerleri de sıraya geçiyor.İşyerinde bozulma başlayınca eve de yansıyor. Yani diğerlerini de tetikliyor.
Peki insan neden bozuluyor?
Bir arzusuna ulaşmak istiyor ; çünkü ona ulaşınca mutlu ve başarılı olacağını zannediyor. ‘İstediği şeye ulaşmak için’ kendinde bir açlık oluşturuyor… Ama ulaştığında ise o kadar da mutlu olmadığını görüyor… Yeni istekler ve yeni problemler…