Hayat insana birçok rol biçer; birilerinin evladı, birisinin aşkı, birisinin eşi, bir şirketin patronu, bir sokağın çöpçüsü, kral, vezir, piyon…Gün içinde rolden role geçer durur insan aslında.
Çoğu zaman başarı ve mutluluk, iyi bir işte, havalı bir ünvanda, sağlam bir makamda, bir insanın kollarında, biçilmiş süslü bir kaftanda, pembe bir panjurda veya çok zengin olmakta sanılır.
Bunlar olmazsa, olmaz zannedilir.
Ve gözler rolün iyisine, havalısına takılır kalır. İyi ve güzel olana ulaşmak isterken, sıkıntı veren, acı çektiren, zorlayıp yoran roller reddedilir. Hayaller hep en olumlu zannedilene kodlu olduğu için, insan kral olmak ister ve piyonu küçümser.
Peki başarı ve mutluluk rolde mi saklıdır?
Yani kral olduğumuzda sevinmeli, piyonluğumuzda üzülmemiz mi gerekir?
İş gerçekten böyle midir?
Bir piyon düşünün ki, kalesini canla başla savunan; bir kral düşünün ki piyonların ardına sığınan… Hangisi daha başarılı? Hangisi daha karizmatik?
Önemli olan rolün iyisi mi?
Yoksa Rolün yerine iyi getirileni mi?